Başarısızlık Fetişizmi

Son zamanlarda Linkedin başta olmak üzere bir çok platformda “Başarısızlıktan Öğrenmek” adına her alanda kalbur üstü bir çok profesyonelin paylaşımlarına denk geliyorum. Ancak bu paylaşımların ortak ana noktası artık “başarısızlık fetişizmi” diyeceğim sınır noktasına dayanmış ve neredeyse başarıyı değersizleştiren boyuta varmış olmaları sanki.

Bu fetişizmi başarıdan öğrenecek bir şey olmadığı, sadece başaramadığın şeylerin farkında olmanın seni güçlü kılacağı, yapmayı beceremediğimiz şeyleri bir sonraki sefer nasıl daha iyi yapacağımızı öğrenmenin başarıya giden tek yol olduğu, düştüğümüzde kalkmayı öğrenmemiz gerektiği vb. şeklinde başarısızlığa övgü sayılabilecek birçok aforizma ile süslü öğretiler bütünü olarak tarif edebilirim.

Evet başarısızlıktan öğrenilecek çok şey vardır, katılıyorum. Ancak “Başarısızlık” (Failure) başarıya giden yolda etken olan bir çok faktörden sadece birisidir.

📌 Bilgi (Knowledge)
📌 Yetenekler (Skills)
📌 Tecrübe (Experience)
📌 Sıkı Çalışma (Hard Work)
📌 Sabır ve Dayanaklılık (Perseverance)
📌 Şans (Luck)
📌 Hatalardan Ders Çıkarma Becerisi (Lesson Learned Ability)

Aklıma gelenleri sıraladığım şu küçük liste bile başarıya giden döngüde “Hatalardan Ders Çıkarma Becerisi” olarak adlandırdığım “Failure” başlığının sadece bir merhale olduğunu görmemize yeter sanırım.

Peki bu “başarı” döngüsünden öğreneceğimiz şey ne olmalıdır?

Sürekli başarısızlıklarına (yapamadıklarına) odaklandığında insan daha depresif ve kırılgan olmaktadır. Takdir edilmeye, saygı görmeye, güçlü yönlerini işitmeye hava gibi, su gibi ihtiyacı olan bir organizma olarak kişi bu değeri ilk önce kendine göstermelidir. Sadece başarısızlıklarınıza değil, başarılarınıza hatta ilk önce onlara odaklanarak çok daha motive ve bilgece davranmış olacağınıza inanıyorum.

Kendinize bir iyilik yapın ❗
Başarılı olduğunuz her ne ise o konuda kendinizi ilk önce kendiniz takdir edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir