Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de büyük market zincirlerinde de satışa sunulan ünlü bir çikolata markasının CEO’su talihsiz ve baştan sona yanlışlarla dolu, halka açık bir platformda müşterisi ile girdiği diyalog sonrasında marka değeri, imajı çok ciddi bir yara aldı. Nihayetinde kamuoyu baskısı nedeni ile kurucusu olduğu firmadaki tüm görevlerinden istifa ederek kişisel yolculuğuda belki de uzunca bir süre kesintiye uğradı. Bu kriz ve sonrasında yaşananlar ile ilgili bir çok kişi profesyonel uzmanlığına göre düşüncelerini paylaştı.
Ben konunun kriz olan yönlerini, öncesini ve sonrasını anlatan bir şeyler söylemeyeceğim. Ancak konu ile ilgili önüme düşen bir çok gönderi, makale ve köşe yazısında rastladığım iki anlamlı soru bu satırların yazılmasına neden oldu. Bu sorular, üzerinde çokça düşündüğüm ve yazım aşaması devam eden “BAĞIMSIZ PROJE YÖNETİMİ” konusu ile – öncesinde farkında değildim – direkt olarak ilgiliydi. Araştırma ve okumalarım ister istemez bu tarafa doğru kaydı ve aşağıda detaylarını verdiğim araştırma ile karşılaştım.
Ama araştırmaya geçmeden önce karşılaştığım soruları sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece benim dikkatimi çeken şeyin sizlerinde dikkatini çekmesini umuyorum.
- “Markalarımızı, Organizasyonlarımızı, Şirketlerimizi CEO’larımızdan nasıl koruruz?” (kaydetmediğim ve sonrasında tekrar bulamadığım için referansını veremiyorum. Üzgünüm 😔 Hatırlayan birileri çıkarsa bildirmesini rica ediyorum )
- “Krizi CEO çıkarırsa kim yönetecek?” (Prof. Dr. Çisil SOHODOL hanımın Dünya Gazetesinde yayınlanan “Gaf mı gaflet mi?” başlıklı köşe yazısından) 1
Karşılaştığım araştırmaya gelince sorduğu temel soru “Are chief executive officers more likely to be first-borns?“2
Yani bir CEO’nun kaçıncı sırada doğduğu ile CEO’luğa kadar uzanan kariyer geçmişi ne kadar ilintilidir? Hemen belirteyim, araştırmaya katılan 141 CEO sadece aile şirketlerini yönetenler arasından değil kurumsal firmalardan da seçilmiş. Ortalama yıllık ciroları 24 milyon USD civarında ve ortalama çalışan sayısı ise 83.
Sonuçları ben çok ilginç buldum ve ülkemizde kabaca bu gruba denk geldiğini düşündüğüm aile şirketi KOBI’ler ve onları yöneten CEO’lar için benzer soruların sorulması gerektiğini düşünüyorum.
- Öncelikle araştırma CEO’ların %45’nin ilk doğan çocuklar olduğunu tespit etmiş ve nüfusa oranla beklenenin %15 daha fazlası. Dolayısı ile ilk doğan çocuklar CEO olmak adına anlamlı bir avantaja sahipler. (Bende bu gruba dahilim ama henüz CEO olamadık. 🙂)
- Ancak sadece aile şirketlerine bakıldığında CEO’nun ilk doğan çocuk olma olasılığı beklenen orandan %27 daha fazla. CEO’nun yaşı 50’den fazla ise bu oran %46 daha fazla. (Örneklemdeki kurucu CEO oranının %34 olması belki burada bir etkendir.)
- Ancak araştırma ilk doğan olmayan CEO’ların ise anlamlı bir şekilde bir abiye sahip olmadıklarını gösteriyor. Abla candır diyebilir miyiz bu durumda? 🙂
- Örneklemdeki CEO’ların çoğunluğu erkek (%78) ve aile şirketlerinin oranı ise %22. Bu oranlardan yola çıkarsak aile şirketinin başına geçme konusunda büyük ya da küçük olsun erkek çocuk daha avantajlı görünüyor.
- Genel olarak, ilk doğan olmanın küçük aileler arasında daha önemli bir rol oynadığı görülmekte. Ancak bu durum kadın-erkek dağılımına bakıldığında kadınlar aleyhine negatif bir durum olarak ortaya çıkıyor. Yani aile şirketleri küçük de olsa erkek çocuğu tercih ediyorlar.
Bu ve benzeri bir çok başlığı ele alan bir araştırmadan gözüme ilk çarpan başlıkları sıralamaya çalıştım. Kabaca aile şirketlerini liyakatli olandan ziyade erkek ve büyük kardeşin (istisnalar kaideyi bozmaz) yönettiği bir eğilim var gibi gözüküyor. Araştırmanın Amerika’da yapıldığının da altını çizeyim. Subjektif yorumum bizim coğrafyamız için bu konuda çok daha geride olduğumuz yönünde. Ancak çalışkan bir bilim insanımız benim subjektif değerlendirmelerimi boşa çıkaran bir çalışmayı belki de çoktan yapmıştır veya kısa zaman içinde yapacaktır. Belki de böylece aile şirketlerimizin 3.cü, 4.cü, 5.ci kuşağa geçişleri için önemli bir adım atmış oluruz.
Aksi takdirde 83 çalışan ile 24 milyon USD ciro yapabilen efektif bir organizasyon kurma becerisini sadece doğduğu sıraya ve erkek olmasına bağlayan bir çok CEO’nun elinde heder olmuş marka ve şirketlerimizin peşinden fatihalar okumaya devam ederiz.
- Dünya Gazetesi Köşe Yazısı , “Gaf mı gaflet mi?”, Prof.Dr. Çisil SOHODOL. https://www.dunya.com/kose-yazisi/gaf-mi-gaflet-mi/724056 ↩︎
- Are chief executive officers more likely to be first-borns?, by Cláudia Custódio, 2020, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7326194 ↩︎