PMI’ın (Project Management Institute) kuruluşu 1969 yılında Pennsylvania’da bir araya gelen 5 kurucu babanın (eminim Ms. Susan Gallagher Amerika’nın kuruluşuna ve kurucu babalarına yapılan bu atfı olgunlukla karşılardı 😀) imzaladığı bir deklarasyona dayanmaktadır. İlk günlerinde bu oluşumu “The American Planning and Scheduling Society” olarak adlandırmayı planlayan kurucular aslında çıktıkları yolun bundan daha fazlası olduğunu hemen anlamışlardı1. Bu sebeple Proje Yönetimine dair standartlaşmayı ve metodoloji geliştirmeyi hedefleyen bu oluşumu “Proje Yönetim Enstitüsü” olarak adlandırmayı tercih ettiler. Ancak ilk başta yani daha ortada “Proje Yönetiminin” ve “Yöneticisinin” ne olduğuna dair birçok fikir havada uçuşurken içine düştükleri bu yanılgı günümüzde biz proje profesyonellerinin hala içinde yaşadığı ve yeri geldiğinde mücadele ettiği bir dilemmayı temsil etmektedir. Maalesef günümüzde bile birçok organizasyon içerisinde “Proje Yönetimi” ve “Yöneticisi” planlama ve denetleme faaliyetleri başlığı altında çok dar kapsamlı olarak algılanmaktadır. Oysa gerçek bir “Proje Yönetim” pratiği ve organizasyonu bunun çok ötesinde vaatleri olan bir yönetim alanıdır.
Açmazın bir başka boyutu ise aslında bir metod ve yönergenin bir projeyi veya proje organizasyonunu yönetirken karşılaştığımız “gerçek” problemlere tam uyumlu bir çözüm önerisine sahip olup olmadığı konusudur. Şüphesiz PMI’ın bahsettiğimiz standartlaşma, metot geliştirme ve süreç yönergeleri oluşturma çabaları iyi niyetli bir çabadır. Ancak bahsi geçen metot ve yönergeleri pratiğe dökmenin biz proje profesyonellerinin işi olduğunu hatırda tutmak gerekir. PMBOK (Project Management Body of Knowledge) adı üstünde bu metot, standart ve yönergelerin çoğu projeye, çoğu zaman uygulanabilir, değerleri ve kullanışlılıkları konusunda mutabakata varılmış “best practices” örneklerinin toplamıdır2. Dolayısı ile başarılı bir proje yönetimi bu metot ve yönergeleri gerçek hayat problemleri ile uyumlu hale getirebilme bilgimize (knowledge) ve becerimize (practice) göre şekillenecektir.
Öte yandan standartlaşma kavramsal olarak duruma göre değişmeyen tek bir iş yapış şeklini tarif eder. Ancak ne mutlu ki PMI’ın tüm dünyadan proje profesyonellerinin katkısı ile oluşturmaya çalıştığı “iyi niyetli” standartlaşma çabası statükocu bir yaklaşımı temsil etmiyor. Tam aksine her profesyonelin kendi bilgi ve birikimlerini uygulamaya geçirebileceği bir “best practices” külliyatı oluşturmayı hedeflemekte. Aksi takdirde PMI her 3-5 senede yeni bir PMBOK versiyonunu yayınlamaz, bizde bu metodolojinin 7. versiyonu ile hemhal olmazdık. Sanırım bunun bir “kısıtlama” değil aslında “özgürleştirme” çabası olduğunu hiç birimiz inkar edemeyiz.
Özetle anlatmaya çalıştığım şey; proje yönetim metot ve yönergelerinin bize gideceğimiz istikameti ve varmayı planladığımız hedefi tarif ettikleridir. Ancak o yolu nasıl yürüyeceğimize karar vermek, yolu yürümek ve yürürken edindiğimiz tecrübeleri bir sonraki yolculuk için metot ve yönergelere aktarmak bizim işimizdir. Standartlara takılı kalıp özgürlüğümüzü ve dolayısı ile özgünlüğümüzü kaybetmeyelim. Belki de bizi “farklı” ama aynı zamanda “çok başarılı” kılacak olan bu özgünlüğümüzdür.
Peki siz bahsi geçen metot ve yönergeleri takip ederken kendinizi kısıtlanmış mı hissediyorsunuz? Yoksa özgürce hareket kabiliyetine sahip olduğunuz ve sizin tarafınızdan şekillendirilen bir oyun alanına mı sahipsiniz? Yorumlarınızı bekliyorum.
- History of PMI, https://www.pmi.org/about/learn-about-pmi/history-of-pmi ↩︎
- Project Management Body of Knowledge, https://en.wikipedia.org/wiki/Project_Management_Body_of_Knowledge ↩︎
.
Kendi sektörümden bahstmem gerekirse ülkenin lokomotifi olmasına rağmen bilginin gerçek sahibinin bu kadar proje sürecinden uzakta bırakıldığını görmek kendi adıma üzücü.
Bahsi geçen metodların uygulanabilmesi veya en azından tartışma konusu olabilmesi için her alanda kurumsallaşmanın yanı sıra bu fikrin süreçlerinin sonunda elde edilecek pozitif senaryo konusunda bir üst tarafı ikna etmesi zorunluluğu bulunmaktadir.
Mühendis olarak metodları bilmenin öneminin yanı sıra kesinlikle özgün olmayı düşünmeli ve metodolojileri mevcut duruma göre kendimiz üretmeliyiz.
Fazla uzatmadan malesef kendi alanım için karamsar olsamda herkesin inşaat ve yapı ile ilgili bir fikrinin olduğu ülkede ve yine malesef bağlı bulunduğunuz kişilerin sizi anladigi ölçüde fikrinizin değerli olduğu bir ortamda proje yönetim konusunda en azından kendi alanım için bir umut görmüyorum. 🙂
Proje yönetiminin her alanda uygulanması gereken bir metod olduğu düşüncesi iyi akşamlar dilerim.